Margos ve Anatolius Antlaşması

5. yüzyılın ortalarında, Avrupa’nın güç dengesi köklü bir değişim geçiriyordu. Avrupa Hun Devleti, Attila’nın liderliğinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun en büyük korkusu haline gelmişti. Roma İmparatorluğu’na askeri ve diplomatik üstünlük kurmuştu. Bu üstünlüğün en somut göstergesi Margos ve Anatolius Antlaşması’dır.
Margos (Margus) Antlaşması
Margos Antlaşması, Avrupa Hun Devleti ile Doğu Roma İmparatorluğu arasında 434 yılında Margus şehri yakınlarında (günümüz Sırbistan’ında Tuna Nehri kıyısı) imzalanan önemli bir barış antlaşmasıdır. Antlaşma maddeleri ise;
- Çeşitli nedenlerle ülkesini terk eden Hunlar ve Hunlarca tutsak edilen Romalılar, Bizans’a kabul edilmeyecek.
- Doğu Romalılar Romalı mülteci ve esirler için kişi başına 8 altın fidye ödeyecektir. Fidye ödendikten sonra Romalı esirler ülkelerine dönebilecektir.
- Bizans, Hun hakimiyetindeki kavimlerle hiç bir şekilde işbirliği kurmayacaktır.
- Doğu Roma Devleti ile belirli sınır kasabalarında ve eşit şartlarda ticari faaliyetler devam edecektir.
- Antlaşmanın devamlılığı sağlanacak ve antlaşmanın koşullarına her iki tarafta koşulsuz uyacaktır.
- Bizans’ın daha önce 300 libre altın olarak ödediği vergi 700 libreye çıkarılacaktır.
Antlaşmanın Önemi
Bu antlaşma, Hun Devleti’nin Avrupa’daki askeri ve diplomatik gücünün zirveye ulaştığını gösteriyordu. II. Theodosios ve Roma konsülü Plinthas başkanlığındaki heyet, Attila’nın tüm şartlarını kabul etmek zorunda kalmıştı. Antlaşma ile Türklerin bölgedeki üstünlüğü Roma tarafından resmen tanınmış oldu.
Ancak bu antlaşmadan 6 yıl sonra, Doğu Roma antlaşmayı ihlal etmeye başlamış, Tuna nehri kuzeyindeki hun mezarlarını yağmalamaya, Roma’ya gelen hunları iade etmemeye başlamıştı. Bunun üzerine Attila ve kardeşi Bleda 441 yılında 1.Balkan Seferini düzenlemiştir.
Attila’nın düzenlediği bu sefer sonucunda Balkanlarda Hun karşısında durabilecek bir kuvvet kalmadı. Roma barış istemek zorunda kaldı ve antlaşma şartlarını yerine getireceğine dair garanti verdi.
447 yılında Attila, Roma’nın antlaşma şartlarını tam olarak yerine getirmemesi üzerine 2. Balkan Seferini düzenledi. Bu dönemde, İstanbul’da büyük bir deprem olmuştu, Veba Salgını vardı ve Doğu Roma ekonomik olarak çok sıkıntıdaydı. Attila bu zayıflıkları değerlendirerek Trakya’ya girdi ve İstanbul’u kuşatmak üzere Büyükçekmece’ye kadar ilerledi.
Roma elçisi Anatolius ile yapılan görüşmeler sonucunda 447 yılında Anatolius Antlaşması imzalandı.
Anatolius Antlaşması
- Yıllık Ödeme: 2.100 libre altına çıkarıldı (434 antlaşmasının 3 katı)
- Savaş Tazminatı: 6.000 libre altın tek seferde ödendi
- Esir Fidyesi: Her esir için 12 altın ödenecekti
- Tampon Bölge: Tuna Nehri’nin güneyinde Roma askeri bulunduramayacaktı
- Kaçak İadesi: Hun ülkesinden kaçanlar kesinlikle kabul edilmeyecekti
Roma’nın Ödediği Miktarlar
434 yılı: Yıllık 700 libre altın
441 sonrası: Ödeme devam etti
447 yılı: Yıllık 2.100 libre altın + 6.000 libre savaş tazminatı
Sonuç
Margos ve Anatolius Antlaşması ve ardından gelen düzenlemeler, Attila Hun’un sadece bir komutan değil, aynı zamanda ustaca bir diplomat ve stratejist olduğunu kanıtlar. Roma İmparatorluğu gibi bin yıllık bir devleti kontrol altına alan bu antlaşmalar, askeri gücün diplomaside nasıl kullanılacağının klasik örneğidir.
Bu başarıdan sonra Romalılar artık Attila için ”Tanrının Kırbacı” ve ”Aresin kılıcının sahibi” demiştir.

Attilla Han